30.08.2011

BEN FORMAMI İSTERİM

Benim bir hastalığım var.(Allah şifa vermesin..!).Daha doğrusu iki hastalığım var.Daha da  doğrusu birincinin ikinciyi tetiklediği,ikincinin de bu durumdan gayet memnun olduğu,memnun olmaktan da öte,söz konusu virüsü eliyle-diliyle çağırdığı ikiz hastalığım var.(Allah bin beter etsin..!)...(Amin...)...

Gezerim ben...Dere,tepe demem gezerim.Memleketin her köşesini gezerim.Gücüm yettiğince,cüzdanım el verdiğince.Hem de öyle böyle gezmek değil.Yaz güneşi kendini gösterivermesin.Atarım ailelerin en has çekirdeğini (yani en harika 'kare as'ını) arabama,vururum yollara.Binlerce kilometre,yüzlerce litre depo boşaltmacasına.Sahil,kumsal görmek değildir amacım.Şehirleri,köyleri tanımak;insanlarımı görmek,bilmek,tanımaktır.Hani Edirne'den Ardahan'a derler a...O hesap..Bu hastalıklarımın ilki...Hiç de deva aramıyorum ne yalan söyleyim...

Bir de malum,şu satırları karalatan itkinin sahibi o sihirli kürenin damarlarıma şırınga ettiği zehir var.Ama ne zehir.Topa da gerek yok ya;sokak arasında iki çocuk gazoz kapağı tepiklesin yeter,oturur izlerim.Öyle Messiler'e,Ronaldolar'a da gerek yok.O derece yani.İflah olmam ben.Olmaz olayım da zaten...

Hadi başınızı ağrıtmaya devam edeyim.Eee!Siz kaşındınız.Vermeyecektiniz sazı elime.Neyse.Hani millet gezer gezer de;gezdiği yerlerin inciğini-boncuğunu,lokmasını-tatlsını alır ya...Valizine sığabilecek boyutta nesi meşhursa tıkıştırır ya...Ben onunla yetinmem.Bir de extradan (ekstradan diye okunur),forma alırım.Ama öyle çakmasını değil ha,en originalinden (orijinalinden diye okunur) olanını,en harbi lisanslısını (lisence yazmadım bak,anlamazsınız diye..bir şey değil de sonra yine ben düzeltiyorum.)...Aşağısı kurtarmaz,asmam dolabıma... 

Forma bulmak için ara sokaklara kadar girip çıkarken tanıyorum ben şehirleri.Rize'nin kendine has çayını,Trabzon'un bakırcılarını,Tokat'ın yazmacılarını,daha nerelerin tatlıcılarını,şıracılarını,bozacılarını böyle böyle keşfettim ben.Bundan aldığım hazzı anlatamam.Hele formaların satıldığı mağazaların kapısını gördüm mü değmeyin keyfime.Yo,yo!Gülmeyin...Sırf forma alabilmek için hareket saatlerimi uzattığım şehirleri bilirim,inanmazsanız Ordu'nun kordon boyuna sorun,anlatsın...

Aradığım formayı bulunca duyduğum sevinç kelimelere sığmaz.Ama bir çok yerde hüsranla sonuçlanıyor bendeniz Mecnun'un,Leyla'sını araması.Vakıa,bir çok şehrimizde böyle bir futbol kültürü yok."Üç Büyükler" endeksli taraftarlığın hasarı hep bunlar.Oturduğun şehrin takımını stada gidip kanlı-canlı izlemenin keyfini bilmemekten kaynaklı gariplikler.O yüzden de futbol kültürü ve taraftarlık bilincinin yerleştiği nadir şehirlerde rastlayabiliyorum aradığım formalara.Mendilimle göz pınarlarımı şöyle bir kurulayarak dalıyorum mağazaya.İşin en güzel yanı da formaya sahip olmaktan çok;alış-veriş,beden deneme esnasında renklerin sahibi takım hakkında dakikalarca edilen keyifli lakırdılar...

Benim niyetim kötü...Her iki hastalığımı da tedavi ettirmeyeceğim.Milyar verseler ettirmeyeceğim.Keyif benim değil mi,a canım kardeşim,et-tir-me-ye-ce-ğim.Ama alacak defterim de bir hayli kabarık.Kayseri,Sivas,Aydın,Urfa,Denizli,Mardin,Şırnak,Erzurum ve bilumum şehirler,kasabalar alacaklıyım hepinizden.Bakın bir çoğunuzu yazmadım daha...Daha,abartısız onlarcanızın adını yazmadım.Söyletmeyiiin.Anlatırmayııın...(Burada parmağımı salıyorum;ama siz görmüyorsunuz taabi...)...

Ben gene geleceğim bak.Yine çayınızı içeceğim,yine tatlınızı-acılınızı yiyeceğim.Hatıralık havlunuzu,çanağınızı-çömleğinizi,bakırınızı-gümüşünüzü alacağım yeniden...Ammaa..!Siz de bana vereceklisiniz.Basın şehrinizi taşıyan renklerin formasını,asın vitrinlere.Savrulsunlar şöyle akşam rüzgarında efil efil.Anlamam gayrısını... 

Alacaklıyım sizden...Formamı isterim ben...

Hiç yorum yok: