18.06.2009

ASLA SUSMA... VUVU"ZZZZZ"ELA...

Güney Afrika tribünlerinden yükselen bir çığlık dolduruyor kulaklarımızı bugünlerde.Dünya Kupası'nın provası olan Konfederasyon Kupası için televizyonları başına oturan milyonlar,dehşedengiz bir sesle irkiliyorlar.Dev bir arı kovanıymışçasına vızıldıyor tribünler.
"Ne zaman bitecek?" diye beklenen bu müthiş vızıltı ise bir türlü dinmek bilmiyor.Ekranlardan kulaklarımıza dolan bu ses,sahada futbolu icra edenlerce de eleştiriliyor.Konsantrasyon ve iletişim zorluğu doğurduğu gibi nedenlerle istenmeyen bir ambiyans söz konusu ediliyor.

Hatta FIFA,daha önce vuvuzelanın bu turnuvada kullanılmasını yasaklamıştı da...Gerekçe olaraksa,bu aletin,holiganlar tarafından bir silah olarak kullanılabileceği belirtilmişti.2008 temmuzunda bu yasak kaldırıldı.Afrika'ya has olan bu sesin susturulmasının yanlış olacağı söylendi.

Afrika"sız"lara rahatsızlık veren bu aletin,Afrikalılar içinse önemi büyük.Kabile köylerinde,toplantı yapılacağı zaman geyik cinsi bir hayvan olan "Kudu" boynuzundan yapılmış bu alet üfürülür ve toplantı için bir araya gelinmesi sağlanırmış.Kısacası bu ses ile kişiler arasında bir "Davet-İcabet" müessesesi teşkilmiş.
Şimdilerde de futbol sahalarında toplanmanın,bir amaç için tribünleri doldurmanın alameti farikası olmuş vuvuzela,Güney Afrikalılar için;ayrıca,taraftarların takımlarına olan sadakatlarının ve kendilerini takımlarına adamışlığın bir göstergesi olarak da hayat buluyor vuvuzela...

Vuvuzela,özellikle 1990'larda,kudu boynuzu yerine plastikten yapılmış olarak sahalarda görünmeye başlamış.2000'li yıllarda ise ülkenin tüm stadlarına yayılı hale gelmiş.
Güney Afrikalılar dışında herkese rahatsızlık veren bu sesi beğenmeyen Batılılar,onu ıslah etmeye karar vermişler.Tıpkı yakın geçmişte,Kara Kıta'yı kendi emellerine göre şekillendiren ataları gibi...Pedro Espi Sanchis adlı İspanyol bir müzisyen,Batılı kulağında kakofoniden başka bir şey ifade etmeyen vuvuzelayı,düzenli(!) seslerin kulakları okşadığı bir orkestral müzik haline getirmeyi denemiş.Doğrusu,vuvuzelanın hem stadlardaki kaotik uğultusunu hem de notaların rotasını çizdiği orkestral tınılarını duymuş biri olarak,kesinlikle ilkini tercih ediyorum.Çünkü vuvuzeladan notalara dökülmüş,düzenli bir melodi çıkarmak;Afrika savanlarının kralı aslandan,evcil bir kedi yaratmaya çalışmaktan farksız.

Tüm Batılılar,tüm beyazlar ya da tüm biz modernler,artık Afrikalıları ve onların değerlerini olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmeliyiz.Onları mutlaka ehlileştirilmesi gereken ilkeller olarak değil de,kendilerine özgü kültürleri ile yaşamaya çalışan "İnsan"lar olarak görmeye başlamalıyız.

Bırakalım Dünya Kupası boyunca vızıldasın vuvuzelalar.Bırakalım kulaklarımızı çınlatsın,bize teneke kazıntısı gibi gelen bu sesler.Şimdiye kadar biz söyledik,onlar dinlediler,hoşlanmasalar bile;biraz da onlar söylesin biz dinleyelim,hoşlanmasak bile.Bırakalım bu vuvuzelalar,bize farklılıkların katlanılabilir olgular olduğunu hatırlatsın.

Bütün Dünya'da seyirci profili aynılaşmaya,tezahüratlar,şarkılar bile kopya edilmeye başlamışken;bırakalım da,rahatsız edici de olsa,farklı bir ses duyursun bizlere Kara Afrika...

Kulaklarımıza düzensizlik abidesi gibi geliyor vuvuzela,bu doğru;ama Kara Kıta'yı,düzenli aşağılamalarla sömürenler de biz değil miydik?Öyleyse nasıl inandırabiliriz onları düzenin yüceliğine?

Vuvuzelanın çığlığını çok görmeye hakkımız yok...

Değil mi ki bu insanların dilini,dinini,ismini aldık ellerinden.Bari bırakalım da sesleri kendilerinin kalsın,yüzyıllar öncesinin hatıraları ile nefeslenen...

2 yorum:

BARanCA dedi ki...

Mükemmel ötesi bir yazı olmuş.Sitemizde bunu yayınlamak isteriz eğer izin verirseniz..

Gala's dedi ki...

vuvuzelayı destekleyen bir blogumuz var. yazınızı bugün imzası ile birlikte paylaşıyoruz. ayrıca destekleyenler bölümüne blogunuzu ekliyoruz. blogumuza sürekli bekleriz.

forzavuvuzela.blogspot.com