22.04.2009

UMUDUN ADI:FATİH TÜRKMEN

Karlı,soğuk bir gün.Yine de evden çıkmalıyım.Bu kara kış,beni tribündeki yerimi almamdan alıkoyamayacak.Stada kadar,orta karar adımlarla ilerliyorum.Kah kar yağışının teslim aldığı yollardaki gölcüklere "Şap,şap,şap!" sesleri çınlatarak dalıyor ayaklarım,kah kaldırımı esir almış buzlardan şöyle bir sendeleyip,doğrularak devam ediyorum yoluma.

Aslında maça giderkenki haleti ruhiyem,bana çok da ümitvar olmamı öğütlemiyor.Sezon boyunca takımımın oynadığı futbol,hep maç sonunu endişeyle beklememe yol açmıştı çünkü...Bu son maçta bir mucize beklemek,rakibi sahadan silen bir oyun beklemek çok da akıl karı değildi haliyle...

Evimden stada 10-15 dakikalık bir seyahatçikten sonra varıyorum.Adet yerini bulsun diye yapılan,girişteki güvenlik aramasının ardından,tribünlerde her zamanki yerimi alıyorum.Bu tribünlerde oturan herkes,hani evinin kahvaltı sofrasında her sabah aynı yere otururmuşçasına,her daim aynı köşeyi mesken tutuyor zaten,her nedense...

***
Karların temizlenmesi,kömür tozu serpiştirilerek çizgilerin belirginleştirilmesi gibi her karlı sahanın rutin işleri yerine getiriliyor.Bu arada taraftar guruplarının itinasız orkestrası,kulaklarda kakofonik uğultalara dönüşüyor.Stad da yavaştan dolmaya başlıyor;ama neredeyse bedava kıvamına indirgenmiş bilet fiyatlarına rağmen,boşluklar yadsınamayacak bir görüntü oluşturuyor,tribünlerde.

Neyse,işte beklenen an geliyor ve önce "Yuuhh!" tezahüratları ve tiz ıslıklarla rakip takım çıkıyor sahaya.Ardından da "Alemin kralı" klasik ev sahibi bağırtısıyla İnegölüm basıyor ayağını çimlere.Gerçi kar ve çamur deryası demek daha doğru bir ifade olurdu,bugünkü saha için.Sahaya adım adan kadroya göz gezdiriyorum şöyle bir;Bilal orada,Mustafa,Hüseyin tamam..Raif,Raif nerede derken o da gözüme ilişiyor ve rahatlıyorum.

Bu arada 2 numaralı formayı seçiyorum.Her zamanki sahibini sırtlamamış bu kez o forma.Bu kim derken birden anımsıyorum.PAF takımının en iyilerinden Fatih bu...Fatih Türkmen...Hani şu PAF maçlarında en beğendiğim,yaşından beklenmeyecek olgunlukta top oynayan,savunmaysa savunma,bindirmeyse bindirme,orta,şut her şeyden nasibini almış sarışın delikanlı.

Maçı ayrı,Fatih'i ayrı izlemeye başlıyorum.Sanki her zaman bu seviyede oynarmış gibi rahat.Yine aynı kanat bindirmeleri,yine ileri çıkıp kaleyi denemeler ve yine stoperlerin arkasına sarkan rakiplere ve toplara zamanında müdahaleler...Maçın başından sonuna kadar kopmadı oyundan.Konsantrasyonu,fizik gücü ağabeylerinden hiç aşağıya düşmedi.Hem defansta hem de hücumda gösterdi kendini.Sezon boyunca görmediğimiz direnci,mücadeleyi,hücum aksiyonlarını gösterdi bize sağ kanatta.Hem rakibin boşa çıkma çabalarını zamanında müdahalelerle durdurdu hem de kendisi boşa çıkıp,arkadaşlarına görünerek hücum varyasyonlarını zenginleştirdi.
İlk yarıda ceza alanı dışından attığı müthiş şut,ayrıca bir kaç pozisyomda kale ağzı dokunuşlarıyla rakibin gol şansını söndürmesi ekstradan görülmeye değer işleriydi.

Maç mı?Maç,her zamanki gibi taraftarı kahreden bir seyir aldı.Umutlar,Ankara'dan gelen haberin ardından,bir de intihar gibi yenilen 2 golle karlarda eridi,gitti.

Her şeye rağmen Fatih'i izlemek bana müthiş keyif verdi.O ve onun gibi alt yapıdan yetiştiğini gördüğüm filizler,gelecek adına beni umutlandırıyor.
Tek temennimse,bu çocukların İnegölspor forması altında büyümelerine imkan sağlayacak yönetimler ve teknik adamların görev almaları.

Bu maç ile 2. lig şansımızı zora soktuk.Bu kademeye yükselmek için daha zorlu ve daha tehlikeli olan uzun bir yolu tercih etmiş olduk.
Ancak şunu da gördük.İnegöl olarak bizim kendi yetiştirdiğimiz kıymetlerimiz var.Onları kullanmayı düşünür ve elimizde tutarsak çok iyi yerlere gelebiliriz.

Fatih Türkmen bu maçtaki performansıyla dileyelim ki,kem kendisinin hem de diğer gençlerimizin yolunu açmış olsun.

(NOT:BU YAZI DAHA ÖNCE "ÇUBUKLU,BORDO,BEYAZ E-FANZİN" ŞUBAT SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR.)

Hiç yorum yok: