8-0,5-0 gibi İngiltere hezimetlerinin damgasını vurduğu tarihlerde futbolu sevmek ayrı bir maharetti aslında.Yurt içindeki müsabakalarda arşa dek yücelttiğiniz yıldızlarımız,uluslarası maçlarda,yıldız tozu misali dağılp gidiveriyorlardı.İşte buna rağmen;ayrıca milli takımımızı ve kulüp takımlarımızı yılda sadece bir kaç kez Avrupa sahnesinde izleyebilmemize rağmen daha bir coşkuyla beklenirdi ulusalararası maçlar.(Tabi ki bu yorum tamamen özneldir.Her iki dönemi yaşamışlar arasında,aksini söyleyenler de çıkabilecektir.)

Buna rağmen 80'li yılların milli takım kadroları daha bir sevimli,daha bir "İşte benim takımım" ifadesinin karşılığını doldururmuş gibi gelir,hala bana...
Bir kere milli takımımızı sadece maç oynanırken,sahada izlerdik o vakitler.Maçlardan günlerce önce televizyonda saatlerce tartışmalar olmazdı.Hele ki reklamlarda görsek o zamanlar ki milli takımımızı;şehre yeni gelmiş köylü koca karı gibi,derinden bir "Abooovvv!" çekerdik,kesin...

Hatta milli takım oyuncularımızın,yetmedi analarının,onu da mı beğenmediniz babalarının oynadıkları reklam filmleri dönüyor artık,ekranlarda.Milli maçlar yaklaştı mı eşimiz,dostumuzdan çok milli futbolcularımızı görür olduk.
Velhasılı kelam,Türkiye milli futbol takımı bir marka oldu artık.Sponsorlarınca pazarlanan bir meta haline dönüştü.Gittikçe endüstriyelleşen futbolun çarkları arasında bir dişli olması kaçınılmazdı belki de milli takımın.Yine de acı geliyor bu ticarileşme.
Futbolumuz gelişti muhakkak ve iyi ki de oldu bu.Yıllardır özlemini duyduğumuz şeydi bu durum;o ezik skorlarla yetişmiş nesiller olarak.
Ancak iş futbolun oldukça dışına çıkmaya başladı.Göğüslerdeki ay-yıldız,formalardan çıkıp;ticari kurumların,holdinglerin servetlerini büyüten bir rant aracı oldu.O ay ve yıldız sadece milli futbol takımımızın sembolü değil,insan sömürü esasına dayalı olarak çalışan kan emicilerin şirket logosu oldu,sözüm ona modern(!) çağımızda...
Belki biraz çocukluk yıllarımın nostaljik tozundan,daha baskın olarak da milli maçların sadece spor olmaktan çıkıp,bir ticaret kalemi haline gelmesinden ötürü olsa gerek;Hakan Şükür'lü,Hasan Şaş'lı,Arda Turan'lı,Tuncay Şanlı'lı,Nihat Kahveci'li milli takımlar,"Benim milli takım"ım olamıyor bir türlü.
Bu kadroların devasa başarılarına rağmen,Dünya Kupası'na katılmayı son maçta kaçırdığımız ve o zamanlar çoğunun soy adlarını bile bilemediğimiz Rıdvan'lı,Tanju'lu,Oğuz'lu,Rıza'lı milli takım,hala "Benim milli tkaım"ımdır...Hatta daha hayali anımsamalarla anabileceğim Dobi Hasan'lı,Şenol'lu,Sedat 3'lü,Selçuk'lu,Yaşar'lı milli takımlar bile,şimdikinden mislince sempatik geliyor bana...
Tabi ki tercihimiz forvetlerimizin sadece santra yaparken topa dokundukları günlerdeki milli takımı değil,şimdilerin turnuva fatihi milli takımını izlemektir.Ancak bu çocukları ve taşıdıkları formayı,reklamlarda ticari meta olarak sergilenirken görmek yerine;sadece yeşil çimlerde rakiplerine karşı hünerlerini sergilerken görsek daha şık olmaz mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder