5.10.2008

"KAPLUMBAĞALAR DA UÇAR.." SA;ANORTHOSIS DE UÇAR CLUJ DA...

Günümüz sinemasının tartışmasız önderi Amerikan sinemasıdır.Onların yaptığı bütçe ve gösterişte filmler çekebilecek ikinci bir sinema ekolü yok.Bu tartışmasız.

Ancak bu kadar büyük maliyetli prodüksiyonlar olmasa da İspanya,Fransa,Rusya,Çin ve özellikle de İran sinemasından,Amerikan filmlerinden çok daha içi dolu yapımlar izleyebiliyoruz.Bunların bir çoğu gözlerden ırak kalıyor ne yazık ki.

İşte bu filmlerden birisi de "Kaplumbağalar Da Uçar" filmidir.Gerek Saddam'ın gerekse USA'nın yaşattığı dehşet dolu acılar,çocukların gözünden anlatılır bu İran filminde...Ortalık kan gölüne döndürülmeden,kopmuş kafa,kol,bacaklar havada uçuşmadan ancak bu kadar sert bir film çekilebilir.Hem kendi içindeki odaklara hem de Amerikan emperyalizmine karşı duruş vardır bu filmde aynı zamanda.

Amerikalılar'ın da hakkı teslim edilecek bazı savaş karşıtı filmleri var tabi ki;ancak,şahsi kanaatim,bu filmler evrensel çıkarımları taşımıyorlar.Daha çok birey üzerine kurulu anlatılar var Amerikan filmlerinde;savaşın insanlık üzerinde yol açtığı tahribatlara rastlayamıyoruz.Amerikan halkını ilgilendiren,haksız savaşlarına katılan askerlerin bireysel yalnızlaşma ve ötelenmelerine dayalı hatta Yahudi,USA propagandası amaçlanan filmler çekiyorlar hep...

Bunun aksi filmleri çekmeleri de beklenemez aslında Amerika'dan.Tüm insanlık değerlerini barındıran,iç-dış tarafsız gözlemlerle yüklü,gerçek anlamıyla insanlık dramlarını aktaran filmleri bombaları yiyenler çekebilir ancak;yaşamı sömürmeye,ezmeye,bombalar yağdırmaya,başka yaşamları söndürmeye bağlı olanlar değil.

İşte,aynı şekilde futbolun destansı hikayelerini de futbolun emperyal güçleri değil;onlara gıpta ile bakanlar,karşılarında eziklik yaşayanlar yazabilirler ancak.
Bunu söyleyerek büyük futbol takımlarına haksızlık amacım yok.Seyre değer,izlenesi futbol maçlarını onlar gözler önüne seriyorlar,farkındayım.Ancak bu güçlerini sağlamlaştırmak için yabancı sınırlaması(ya da sınırsızlaşması),yayın gelirleri,maç takvimi belirlenmesi ve daha bir çok hegamonya sağlamlaştırıcı uygulamayı da,her şeyi kendilerine yontarak,dayatıyorlar.Bu da alternatif güçlerin doğmasını,olası sürprizlerin,daha ilk kıvılcımlarını gösteremeden,bertaraf edilmesini sağlamak için izlenen bilinçli bir yol.

Elbette ki futbol tarihi,birbirinden güçlü ve değerli futbol takımlarının başarı hikayeleri ile dolu.Ancak bunların hiç birisi de asla destansı hikayeler olamaz.Çünkü bir şeyin destansılaşabilmesi için,kendisinden mislince üstün egemenlere karşı kazanılmış başarı ögeleri barındırması gerekir.
Aksi halde zaten gücü elinde bulunduranların elde ettikleri kazanımlar,sadece kısır bir çerçeve içinde mücadele eden bir kaç egemenlik timsalinin olası ve tekrar edilebilir zaferleridir.
Oysa ki destansı bir hikayenin en başat özelliği tekrar edilemez olmasıdır.Ayrıca gücü elinde tutmayan,tutması da mümkün görünmeyenlerin şaşırtıcı üstünlük sağlamalarıdır başarı hikayelerini destan sınıfına sokanlar.


İşte şimdi önümüzde iki muhteşem destana tanık olma şansı var.Kıbrıs Rumları'nın Anorthosis ve Romenler'in Cluj takımları sundular bu fırsatı bizlere.Şimdiye kadar elde ettikleri kısa süreli başarılar şaşırtıcıydı.Aynı zamanda devamının beklenebilirliği de düşük bir olasılık.Bu takımların destansılaşabilmesi için imkan sağlayan da bu zaten.Bu beklenmedik başarılı zaferleri,en azından biri,sonuna dek götürebilirse o zaman yeni bir futbol destanının şahidi olacak gözlerimiz.
Futbolu dayanılmaz bir cazibeye büründüren de,en az muhteşem yıldızlar ve harika takımlar kadar,böylesi futbol hikayeleridir aslında...
Haydi Anothosis!
Bastır Cluj!
Tüm gerçek futbolseverlerin kalbi sizlerle.Sadece Ronaldolar,Messiler için sevmedik biz bu oyunu.
İşte sizler gibi isimlerini teleffuz ederken zorlandığımız,kadrosundan üç oyuncuyu yan yana sıralayamadığımız gerçek kahramanlardır içimizdeki futbol aşkını harlandıran.
Futbolu "Güzel Oyun" yapan sizlersiniz.
Haydi!Biz futbol romantikleri için,kaldırıverin biriniz şu kupayı havaya.
Destan yazılırsa;
bombaları yiyenler yazar...
Destan yazılırsa;
yıllarca,asırlarca ezilenler yazar...
Destan yazılırsa;
ezelden beri fileleri gollerle sarsılanlar yazar..
Haydi!

Hiç yorum yok: