7.05.2008

AB'YE KARŞI,TÜRK FUTBOLU MODELİ

Avrupa'ya,dolayısıyla cihana karşı hakimiyetimizi kaybettiğimiz son bir kaç yüzyıldan beri,"Frenk"i izlemenin,onun gibi olmanın sevdalısı olmuşuz milletçe.Onlarda gördüklerimize burun kıvırmışız ilkin;evvelden itaat edilenken,ahiren boyun eğen olmanın verdiği eziklik psikolojisiyle.Lakin an gelmiş,söz konusu yenilik,gelişme,adet vs.nin menşei bizmişiz gibi sahiplenmişiz.Tarihin,doğrusu hayatın süreğenliği,evrilmeye olan ihtiyacı da bunu böyle gerektirir zaten.Burada bir yanlışlık yok.Filhakika,yanlış arama değil;akıl yürütme derdindeyiz.

Sözü uzatmadan futbola getirelim.Değil mi ki,hayata dair ne varsa ayaktopu oyunun derununda mevcuttur yeterince.Bir çok yenilik gibi futbol da geçen milenyumun son yüzyılında ayak bastı topraklarımıza.Hem de ne basış.Yurdumuzun,iç ve dış mihrakların etkisiyle,en hararetli olduğu dönemlerde...Yıkılmaya yüz tutmuş bir imparatorluğun içinde evrilmeye çalışan ile devrilmeye karşı köklerine daha da sıkı sıkıya bağlanmaya çalışan fikir takipçilerinin hesaplaşmalarının içinde doğdu futbolumuz.Dış güçlerin kanatana dek kaşımaları ve sonunda derimizi kopartıp almaları da cabası...İşte bu koşullar altında,futbolu dünyaya yayan İngilizler vasıtasıyla tanıştık "Güzel oyun"la.
Şimdi bu koşullar altında kurulan ik futbol kulüplerimize bir bakalım.Bakalım ve bu oyunu bize öğretenlerle farkımızı irdeleyelim.

Avrupa'da bir çok futbol kulübünün kuruluş temellerinde ya da sonradan bu kulüpleri sahiplenenlerin oluşturdukları kulüp kültürlerinde;birbirini ötekileştirmeler,sınıf farklılıkları,inanç ve yaşayış tercihlerinde ayrılıklar rol oynamıştır.
İskoçlar'ın derbidaşları Celtic ve Rangers'ın hikayesini hepimiz biliriz.Katolik mezhebinin mensupları Celtic,protestanlığın izleyicileriyse Rangers oluşumlarının içerisinde bir kimlik vücuda getirmişlerdir.Birbirlerinin inancından oyuncu dahi oynatmamışlardır yakın maziye dek.Aralarındaki böylesi bir kutuplaşma,toplum içerisindeki ayrılığın bir yansımasıdır muhakkak.

İspanya'da ise "Real" ön adlı,genellikle kraliyet yanlısı,kendini elit kabul eden kesimden sempatizan bulan takımlar vardır;ama bunların mutlaka bir anti-tezleri sayılabilecek rakipleri de bulunur.Real Madrid-Atletico Madrid,Real Betis-Sevilla gibi...
Bunun yanında,oluşturulmaya çalışılan İspanyol toplumunun içinde kendini ifade etme derdinde olan "Etnik milliyetçiler"in bayraklaşmış takımları vardır İspanya'da.Katalan Barcelona,Bask Athletic Bilbao örneklerindeki gibi.
İtalya'nın Roma şehrine derbi heyecanı yaşatan takımlardan Lazio faşist,AS Roma ise sosyalist taraftar gurupları ile tanınırlar.Yine İtalya'da Livorno sosyalist,Udinese faşist destekli takımlar olarak bilinirler.Ayrıca Alman St. Pauli'de sol görüşlü tarfatarları ile ünlüdür.

Eski demirperde ülkelerine bakalım şimdi de...Buralarda Dinamo'lar polis teşkilatının;CSKA,Steau ise ordunun takımlarıdır.Eski Yugoslavya'nın Dinamo Zagrep-Kızılyıldız rekabeti Hırvat-Sırp savaşının haberciliğini yapmıştır.Yine Partizan,JNA(Yugoslav Milli Ordusu) bünyesinde kurulmuştur.Komünist işçiler,adı da Sırpçada "İşçi" anlamına gelen Radnicki takımını kurmuşlardır.
Çek Sparta Prag'da işçilerin kurduğu bir takımdır.
Macar MTK,başlangıçta Yahudi ve liberallarin ağırlıkta olduğu bir takımdı.II.Dünya Savaşı'nda bu takımın bir çok yandaşı toplama kamplarına götürülmüştür.Macar Vasas ise çelik işçilerinin takımıdır.
Aynı tarz oluşumlar Balkanlar'da Bulgaristan ve Arnavutluk diyarlarında da mevcuttur.Levski ve CSKA Sofya;Dinamo ve Partizan Tiran vs.
Ha bu arada demiryolu işçilerinin Lokomotiv'lerini de unutmayalım.
Futbolun beşiği İngiltere'ye bakacak olursak Everton,Aston Villa rahiplerin;Arsenal,Manchester United sanayicilerin;Liverpool liman,Blackpool kömür işçilerinin kuruluşuna ön ayak olduğu takımlardır.
Ülkemizde ise buna benzer oluşumlara rastlamak güçtür.Özellikle işgal yıllarında azınlıkların kurduğu takımlar vardır.Ancak bu dönmelerde iktidar ve din baskısı yüzünden Türkler'in futbol oynamasına pek rastlanmadığını da hatırlatalım.İstisna olarak propaganda adına İttihat ve Terakki tarafından aldığı desteklerle kurulan Altay,Altınordu(İstanbul) takımlarını da sayalım.
Ancak bizim futbol takımlarımız daha çok birleştici roller üstlenmişlerdir.Yukarıda saydıklarımıza benzer olarak kurulan ya da desteklenen takımlarımız yoktur.Siz hiç Alevi ya da Sünni takımı olarak nitelenen bir takımımızı duydunuz mu?Kadrosunda belli bir milletin oyuncuları dışında futbolcu oynatmayanına rastladınız mı peki?Peki hangi takımlarımızı solcular,hangilerini sağcılar tutar?
İstanbulspor gibi tüm oyuncuları Çanakkale'de şehit düşen bir takıma sahibiz.Fenerbahçe,Galatasaray,Beşiktaş ilk derslerini sahalarda vermişlerdir işgal kuvvetlerine.
İlk renkleri kırmızı-beyaz olan Beşiktaş,Balkan topraklarının elde etmesinden dolayıdır ki,kırmızı rengini yas anlamına gelen siyaha çevirmiştir.
İzmir'in ilk kulübü1912 doğumlu Karşıyaka'dır.Karşıyaka Rum,Ermeni,İngiliz takımlarına karşı milli bilincin uyanması ile doğmuştur.Bu milletlerden farkı ortaya koyması için de müslümanlığı temsil eden yeşil ile Türklüğü temsil eden kırmızı renkler seçilmiştir forma rengi olarak.1914 tevellüte sahip Altay da İzmir'de milli uyanışın sahalarda yankılanışın bir sonucu kurulmuştur.Yukarıda bahsettiğimiz İttihat Terakki katkısı ise parti propagandası değil,uyanmaya başlayan milli hareketin desteklenmesi yolundadır.
Sözün kısası ilk futbol kulüplerimizin çoğu milli birliğe ihtiyaç duyduğumuz kara günlerde kurulmuşlardır.Ekalliyetler ve sömürgeci devletlere karşı moral veren zaferler kazanmışlardır.Ayrıca Kurtuluş Savaşı'nı fiili olarak desteklemiş,bir çok sporcu ve idarecileri savaşa katılmış,hatta şehit düşenler olmuştur.
Anadolu toprakları üzerinde,etnik kökenini,dini inancını,siyasi düşüncesini futbol takımları üzerinden dillendiren hiç bir taraftar gurubu bulamazsınız.Bu ayrılıkları kendi bünyesinde barındıran herhangi bir futbol kulübümüz yoktur.
Bunca laftan sonra,gelelim başlığımızın açılımına.Yıllardır,ağırlıklı olarak son 20-25 yıldır,AB bünyesine katılmak için çırpınır dururuz.Onlar da bize,aralarına girebilmemiz için bir dolu koşul getirip dururlar.Sözde amaç birlik olmak,farklılıkları ortadan kaldırmaktır.Kısacası mümkün olduğunca törpülenmiş ve onlara benzemiş olarak aralarına katılmamızı sağlamaktır.Oysa ki kendi içerisinde bunca(siyasal,dinsel,sınıfsal) farklılıkları barındıran,bu farklılıkları birbiriyle çatışmak üzere yeşil sahalara dek indiren bir zihniyet ,nasıl olur da bize "Birlik"ten söz edebilir.Biz ki birliğin ne demek olduğunu bilen,bugünkü varlığını da buna borçlu olan bir ulusuz.
Şimdi de tek yapmamız gereken,yeşil sahalarımızdaki kaynaşmışlığımızı,birleşmiliğimizi toplumsal alana yaymaktır.Nasıl ki farklı bir inanca,siyasi fikre,etnik kökene sahip vatandaşlar olarak aynı takım uğruna coşuyor ya da kahroluyorsak;aynı toplumsal olaylar,sorunlar,sevinçler uğruna hemhal olmanın sırasıdır.
Bize AB'nin sunduğu,aslı farklılıklara dayanan,geçici ve yapay birleşmişlikten fayda yoktur.Bize sadece kendi ulusal bütünlüğümüzü korumaktan fayda vardır.Tıpkı takımımızın şampiyonluğunda ya da son maçta kümede kalışında,her kim olursak olalım;hangi görüş,inanış ya da milliyetten olursak olalım kucaklaşmamız gibi kavuşmalarımızdan fayda vardır.

Hiç yorum yok: